10 Haziran 2008 Salı

Flying Dutchman

Turnuvanın En İyi 11'i için şimdilik en büyük aday kendisi. Bir Barcelona taraftarı olarak, Real Madrid'e transfer olduğu gün bayağı bir sinirlendiğimi hatırlıyorum Real'e bırakılmasına. Bu adam, sezon içinde de sakatlık yaşamadığı dönemlerde olağanüstü futbol oynamıştı (Gerçi, şimdi baktım, 37 maç oynamış bu sezon takımında, az da sayılmaz. Bu sürede 9 gol, 7 asisti var). Dünkü maçın en önemli oyuncusu da oydu. Sadece ofansif olarak yaptıklarından ötürü değil üstelik.

Muhtemel 11'ler serisinde (ne seri ama, 3 takımı yetiştirebildik sadece!!) Hollanda'yı konu ettiğimizde, defansif zaaflarından söz etmiş, bu halleriyle bu grupta işlerinin zor olduğundan bahsetmiştik. Yanıldık. Acaba, van Basten'in planı gerçekten bu muydu yoksa Robben, Babel ve van Persie'nin sakatlıkları mı mecbur bıraktı bu oyun anlayışına büyük santraforu, düşünmeden edemedik. Cevap hangisi olursa olsun, tebrik etmek lazım.

Bir kanatta Sneijder, diğerinde Kuyt'ı kullanarak kazandı maçı Hollanda. Oyunun ikinci yarısında kısa bir süre haricinde, hiçbir defansif zaafiyet göstermediler bu sayede ve macerasız bir şekilde bir turnuva takımı gibi oynadılar. Hep birbirlerine yakınlardı, geriye dönüşleri harikaydı ve zaten genlerinde yer alan topla oynama konusunda da neredeyse kusursuz oynadılar. Zaten seyir zevki açısından çok büyük beklentiyle başlamadığımız turnuvanın dibe vurduğu Fransa-Romanya maçının ardından pek bir mutlu olduk, pek bir keyif aldık.

Hiç yorum yok: