1 Haziran 2008 Pazar

where Lakers - Celtics legend happens

Sezon başına dönersek; San Antonio'nun, Phoenix'in, Detroit'in belki biraz da Dallas'ın olduğu 'kazanma kültürü" temalı bir ortamda, haziran ayı geldiğinde Lakers-Boston finalinin esamesi okunmuyordu elbette. Play-off'lara gelindiğinde, normal sezon en fazla maç kazanan takım doğuda bir dev batıda diğer dev olarak karşımıza çıkınca, uzun senelerdir beklenen bu final "rüya" da kalmayıp tüm gerçekliğiyle önümüze gelmiş bulunmakta.

En son bir Lakers-Boston finali 86-87 sezonunda vuku bulmuş olup, Magic'li Kareem'li Wordy'li Lakers mutlu sona ulaşmıştı. Dile kolay tam 21 senedir özlenen, beklenen veyahut dünya basketbol kamuoyunda böyle bir ambians oluşturulan bu final bu sene biraz da 'show business' camiasının destek ve katkılarıyla gerçekleşebildi. Yok efendim ta Utah serisinden Lakers'ın hakemler tarafından kollandığı, NBA pastasının ulaşabildiği tüm mecraların bu finalden edeceği ticari başarıların kıyas görmeyeceği iddaaları. Geçelim bunları, 21 sene sonra bulmuşuz bu finali, kaçırmayalım tadını. Keza canlı izleyebileceğimiz, üzerine yazılı ve görsel basını tüm interaktifliğiyle takip edebileceğimiz, blogumuza gelip özümüzden bir kaç post edeceğimiz, 2 arkadaş karşılaşıp "Dün o Kobe neydi be öyle?" diyebileceğimiz ilk final olacak bu (umarım son olmaz). Zira henüz o senelerde, biricik TRT'ciğimin pazar öğlen vakitlerinde haftanın maçı olarak bir NBA maçı vermesiyle (Murat Murathanoğlu'nun toy zamanlarında ama aynı üslupla aktardığı) başlamıştı basketbol sevdam. Daha pick'n'roll hücumu nedir bilmezken, Stockton-Malone ikilisinin şairene oyunlarına hayranlık duyduğumdan olsa gerek, biraz da popüler olandan daha uzak durma içgüdüsü (hadi ona nispeten zayıf olanı kollama, yakınlık kurma içgüdüsü diyelim) bir anda Utah'lı olarak bulmuştum kendimi.

"I love this game" mottosundan yola çıkarak, oluşan bu çoşku-özlem ortamında birbirinden leziz olası 7 maçı beklemeye koyulup, ajandalarımızı güncelleyelim. Her ne kadar sabahın 4'ünde cips-bira ikilisinden medet ummak garip kaçsa da Olympian'a sormadan edemiyorum. Bu serinin biraları hangi diyardan?

Hiç yorum yok: